HÜSEYİN KÜÇÜK
  HAC İBADETİ
 

HAC
    Kul, Cenab-ı Hakk'ın emretmiş olduğu ibadetleri bizzat yapmakla vazifelidir. Dini vazifelerin yerine getirilmesinde aslolan hüküm bu olmakla beraber, ibadetin nev'i ve kulun aczi dikkate alınarak verilmiş istisnai hükümler de bulunmaktadır.
Namaz ve oruç gibi bedeni ibadetlerde vekalet caiz olmamakta, fakat kulun aczi nisbetinde İslam'ın gösterdiği kolaylıklar artmaktadır. Zekat ve kurban gibi mali ibadetlerin, vekil tayini suretiyle yerine getirilmesi caiz bulunmaktadır.
Hem mali hem de bedeni bir ibadet bulunan hac vazifesinde ise hüküm biraz daha değişik bulunmaktadır. Şöyle ki: Vekalet suretiyle yaptırılmak istenen hac vazifesi, nafile ise, herhangi bir şarta bağlı olmaksızın ve usul-i şer'isine göre vekaleten yaptırmak mümkün bulunmaktadır. Fakat, farz olan bir hac vazifesi, vekaleten sürdürülecek ise, bunun caiz olması birtakım şartlara bağlı bulunmaktadır.
    Vekalet suretiyle yaptırılacak bir haccin farz yerine geçebilmesi için aranan şartların başında, vekil gönderecek şahsın kendisine haccın farz olması ve bu vazifeyi bizzat yerine getirmeye mani olan özrünün, ölümüne kadar devam edecek mahiyette olması gerekmektedir.
    Bundan başka, göndereceği şahsın yol parasını verip, kendisi için hac yapmasını emretmiş olmalı ve bu hizmet bir ücret karşılığı yapılmamalıdır. İslam fakihlerinin bu hususta verilmiş fetvaları arasından bu mevzua ışık tutacak olanlarını okuyucularımızın istifadesine sunmak isteriz.
1 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Mali gücü bulunmayan bir kimse, yürüyerek haccı eda eylese, zengin olunca tekrar hac yapması lazım olmaz" (h.Ec. 1/247)
2 - Soru: Bir kimseye hacca gitmesi için bir para bağışlanacak olsa, bu parayı alması vacip midir?
Cevap: Bağışı yapacak kimse ister yabancı olsun isterse anne-baba gibi yakını bulunsun, bu parayı alması caiz ise de vacip değildir. Alması caizdir, demek, aldığı zaman günahkar olmaz demektir. "Alması vacip değildir" demek, almadığı zaman sorumlu olmaz demektir.
3 - Soru: Haram ve helal karışık bulunan bir para ile hacca gidilir mi ve bu paradan sadaka verilir mi?
Cevap: Önce haram paranın sahibine (veya sahiplerine) verilmesi, daha sonra geri kalan paranın miktarına bakılması gerekir. Şayet geri kalan paranın miktarı hacca gitmeyi ve zekat vermeyi gerektirecek miktarda ise bu vecibelerin yerine getirilmesi zarureti vardır.
4 - Soru: Askerliğini yapmış bir kimsenin, evlenmeden önce Hicaz'a gitmesinde bir sakınca var mıdır?
Cevap: O kimse zengin olduğu için hac kendisine farz olmuşsa gitmesinde değil, gecikmesinde mahzur vardır.
5 - Soru: Hacca gitmenin ve sakal bırakmanın belirli bir yaşı var mıdır? Yoksa genç yaşta bile bunları ifa edebilir miyiz? Bir de yaşlanmalarına rağmen sakal bırakmayan Müslümanlara ne buyurursunuz?
Cevap: Hacca gitmek, zenginlikle ilgili bir farzdır. Yaşla ilgisi, buluğ çağına ulaşmış olmaktır. Ergenlik çağına ulaştıktan sonra genç ve ihtiyarlık, bir tercih sebebi olamaz. İlk fırsatta farzı yerine getirmelidir. Sakal bırakmanın ilgisi, yaşla değil başladır. Yaşlanmış ihtiyarların sakal bırakmayışları, Sünnet-i Ahmediyye'ye aykırı bulunmaktadır.
6 - Soru: Bir fakir, haccetmek için kafi para bulamamış. Elindeki .......lira ile umre yapmış olsa, Mekke'ye varıp Kabe'yi görmekle kendisine hac farz olur mu?
Cevap: Umre için Mekke'ye varışı Şevval, Zilka'de veya Zilhicce aylarından birine rastlamış ise haccı ifa da farz olur. Daha evvelki bir zamanda ise farz olmaz. Zira hac mevsimi Şevval ayının girmesi ile başlar.
7 - Soru: Borçlu bir kimsenin hacca gitmesi caiz olur mu?
Cevap: O kimsenin yanında borcunu ödeyecek kadar bir para yoksa, alacaklı kimsenin müsaadesini almadıkça hacca gitmesi mekruhtur.
8 - Soru: Bir kimsenin annesine ve babasına hizmet etmesi mi yoksa nafile hacca gitmesi mi evladır?
Cevap: Annesinin babasının hizmetinde bulunması, nafile hacca gitmekten evla bulunmaktadır.
9 - Soru: Fakir bir kimse, başkasının verdiği yardım paraları ile hac yapabilir mi?
Cevap: Edebilir. Daha sonra zengin olsa bile bu yaptığı hac ile farz yerine gelmiş olur.
10 - Soru: Bir kimsenin oğlu ve kızı varken onları evlendirmeden hacca gidemez diyorlar. Bu iddia İslami ölçülere göre doğru mudur?
Cevap: "Oğlu-kızı olanın onları evlendirmeden hacca gitmesi doğru değildir" sözü yanlıştır. Hacca gitmesi Allah'a (cc) karşı kulluk borcudur. Oğlunu evlendirmesi babalık vazifesidir. İki vazifenin yapılması bir zamanda gerekirse Allah'a (cc) karşı olan vazife öncelik kazanır.
11 - Soru: Bir çocuk, nafile hac yapmak üzere ihrama girse, Arafat'ta vakfe yapmadan önce ergenlik çağına ulaştığı takdirde yapacağı hac farz yerine geçer mi?
Cevap: Niyet ve telbiyesini yenilerse veya buluğ çağına ulaştıktan sonra yeni baştan ihramlanacak olur ve ondan sonra Arafat'ta vakfe yaparsa farz olan haccı yerine kaaim olacağında icma vardır.
12 - Soru: Bir kimsenin oturduğu ev kendisinin olsa, gerek mimari tarzı, gerekse konforu itibariyle kıymeti yüksek bulunsa, fakat başkaca bir serveti de olmasa, bu evi sattığı takdirde elde edeceği para ile başka semtte bir ev alabildiği gibi, artan para ile de hacca gidip gelmesi mümkün olsa, bu kimseye bahsi geçen evi satıp hacca gitmesi gerekir mi? 
Cevap: Dinimiz, mevcut bulunan imkanlara göre hacca gidip gelebilecek parası bulunan kimseye bu farzı yerine getirmekle mükellef tutmuştur. Fakat, oturduğu evi satıp da daha düşük bir ev almak ve arttırdığı para ile de hacca gitmek gibi bir mecburiyeti yüklememiştir.
13 - Netice Fetvalarından: "Üzerine hac farz olan oğlunun hacca gitmesine, babasının engel olmaya (dinen) gücü yetmez" (H.Ec. 1/24) 
Açıklama: Kişi, evladının kendisine itaat göstermesini ister. Bu itaat, İslam'ın emirlerine uygun olmak şartıyla her babanın en tabii hakkıdır. Fakat, İslami sınırı zorlamaya başladığı zaman evladın Allah'ın (cc) emrine itaattan ayrılmaması gerekir. Üzerine hac vazifesi farz olan evlada, babasının engel olma salahiyeti yoktur.
14 - Netice Fetvalarından: "Ev ve aile masrafları için zaruri olandan fazla, azık ve yol masrafına (yetecek mali) kudreti olmayan kimse Üzerine hac farz olmaz" (H.Ec. 1/23)



    Hac Nasıl Yapılır
1 - Soru: Hacılar "Lebbeyk"e ne zaman son verirler?
Cevap: Bayramın birinci günü, Cemre-i Akabe'ye taş atmakla "Telbiye" son bulur.
2 - Soru: Hac ile umreyi birbirinden ayıran hususlar nelerdir?
Cevap: Hac, senenin belirli bir zamanında, Zilhicce ayı içinde yapılmaktadır. Umre ise, Kurban arefesi ile Kurban Bayramı'nın dört günü hariç senenin her gününde yapılabilir. İkinci husus da hacda, Arafat'ta vakfe, Müzdelife'de vakfe ve şeytan taşlamak gibi vazifeler bulunmaktadır. Umre'de bunlar yoktur. Sadece Kabe-i Muazzama'yı tavaf, Safa ile Merve arasında sa'y ve tıraş olmakla tamam olur.
3 - Soru: Hacca giderken hacı namzetleri, halka yemek ziyafeti veriyorlar. Bunun İslam dininde yeri var mıdır?
Cevap: Yemek ziyafeti, aslı itibariyle, meşru bir iştir. Hal böyle olunca, hacca gitmeden önce veya döndükten sonra yahut başka bir sebeple yemek ikramında bulunmakta herhangi bir mahzur düşünülemez. Yeter ki fakirler bu davette unutulmuş olmasın.
4 - Soru: Burada, üzerinde Kabe resmi bulunan kağıt levhalar var. Aynı zamanda içinde insan resmi de bulunmaktadır. Bunları çerçeveletip evimize asabilir miyiz? Bunda dinen bir mahzur var mı?
Cevap: Resim bulunan eve rahmet melekleri girmez. Maksad Kabe-i Muazzama'nın resmini asmak ise, canlı resmi bulunmayanı tercih ediniz.
5 - Soru: Bir kimse Türkiye'de ziyaret edilecek yerleri ziyarette bulunduğu zaman yarım hacı olur diyorlar. Buna inanmak doğru mudur?
Cevap: Ziyaretlerden dolayı sevap elde edilebilir. Ancak, böyle bir inanç yanlıştır, bu iddia da asla doğru değildir.
6 - Soru: Yürüyerek hac yapmayı nezreden kimse, evinden çıktığı zamandan itibaren mi yürüyerek gider?
Cevap: Bu hususta iki hüküm vardır: Evinden çıktığından itibaren yürümeye devam eder, diyen de vardır. İhramlığından itibaren yürüyerek hac erkanı ifa eder diyen de vardır. En sahih olan evinden itibaren yürümesidir.
7 - Soru: Bazı hacılar, Müzdelife'de geceleyin bir miktar kalıp oradan Mina'ya gidiyorlar. Bu doğru mu?
Cevap: Bazı mezheplerde Müzdelife vakfesi sünnet bulunmaktadır. O mezhebin mensupları, yol tıkanıklığına uğramadan Mina'ya varmak için geceden yolculuğa devam etmektedirler. Fakat bizim gibi Hanefi mezhebinde olanlar için tanyerinin ağarmasından sonra orada vakfe yapmak vacibtir. Bu vacibin terkedilmesi halinde bir kurban kesilmesi gerekir.
8 - Soru: Memasik-i hac ne manasına gelmekte ve bununla neler kastolunmaktadır?
Cevap: Menasık, "Nüsuk" kelimesinin cemilenmiş şeklidir. Hac ibadetleri anlamına gelmektedir. Bunun ile haccın farzları, vacibleri ve sünnetleri kasd ve ifade olunmaktadır.
9 - Soru: Hacca giden kimseler, bayram namazını nerede kılıyorlar?
Cevap: Hacılar, ulemanın ittifakı ile bayram namazı kılmakla mükellef değildirler.
10 - Soru: Haccın nev'i kaçtır?
Cevap: Haccın farz, vacib ve nafile olarak üç nev'i vardır. Başka bir yönden ifade edilirse, ifrad haccı, kıran haccı ve temettü haccı diye üç nev'a ayrılır.
11 - Soru: Bir kimse, bayram günü Arafat'ta vakfe yapmış olsa haccı tamam olur mu?
Cevap: Arafat'ta vakfenin vakti, arefe gününün öğlesinden başlar bayram gününün tanyeri ağarınca son bulur. Sorunuzda bahsi geçen kimsenin vakfesi makbul olmaz. Zira vakti geçmiş olmaktadır.
12 - Soru: Hacc-ı kıran ile hacc-ı temettü arasında başlıca fark nedir?
Cevap: Hacc-ı kıranda da hacc-ı temettuda da, hac ile umre toplanmaktadır. Ancak, hacc-ı kıranda umre ile hac arasında devamlı ihramlı bulunulmakta, hacc-ı temettuda ise umreyi tamamladıktan sonra araya bir fasıla girmektedir. Şöyle ki: Hacı adayı, umreyi tamamlayıp ihramdan çıkmakta, Zilhicce'nin 8. günü hac niyeti ile tekrar ihrama girmektedir.
13 - Soru: Hac ile ilgili terimlerde "Afaki" kelimesi ne mana ifade etmektedir?
Cevap: Mekkeli olmayıp hariçten gelenlere de "Hil" denilen yerde oturanlara da "Afaki" denir.
14 - Soru: Hacca giden bir bakanın şoförü veyahut vazifeli polis niyet ederken hac vazifesini yapsa hacı olur mu?
Cevap: Evet, olur.
15 - Soru: Haccı kıran veya haccı temettü yapanların, bir şükrane olarak kestikleri kurbanın etinden kendileri de yiyebilir mi?
Cevap: Evet, yiyebilir.
16 - Behce Fetvalarından: Karı ve koca birlikte hacca gittiklerinden, koca hazırdaki nafakayı harcar iken, kadın "Yolculuk masraflarımı da senin malından ver" diye kocasını zorlayamaz" (H.Ec. c. 1/24) 
Açıklama: Zengin olan kadına hac farz olunca her türlü masrafı kendisine ait olur. Yanındaki mahremi kocası olsa bile, yol ücretini, delil vesair masraflarını kendi parasından karşılar. Kocası onun sadece nafakasını temin ile mükelleftir.
17 - Soru: Hac ve umre yapanlar, Mültezem adı verilen yerde vücutlarım Kabe'ye yasladıklarında bazılarının Kabe örtüsü altına girdikleri görülmektedir. Bunun bir mahzuru var mı?
Cevap: Kabe'nin örtüsü başının üzerine gelirse kerahet vardır. Aksi halde hiçbir mahzur yoktur.
18 - Soru: Peygamber Efendimiz'in (sav) yaptığı hac, hacc-ı ifrad, hacc-ı kıran veya hacc-ı temettu'dan hangisi idi?
Cevap: Hz. Aişe'nin (ra) rivayet ettiği bir Hadis-i Şerif ve şerhlerdeki açıklamalar ile sorunuzu cevaplandırmak isterim. Aişe (ra) validemiz diyor ki: "Biz veda haccı senesi Resulullah (sav) ile birlikte (hac yolculuğuna) çıktık. Bizden kimi Umre'ye niyet etmiş, kimi de haccı ifrada niyet etmişti. Resulullah (sav) da hacc-ı ifrada niyet etmişti." (Buhari c. 2, s. 151)
Buhari şerhi Kastalani'de şu ifade vardır: Peygamber (sav), hacc-ı ifrada niyet etmiş, sonra yolculuk sırasında buna umreyi ilave etmiş (böylece hacc-ı kıran yapmış) idi. (Kastalani c. 3, s. 130) 
Yolculuk sırasında Akik vadisine geldiklerinde Cebrail aleyhisselam gelmişti. Resulullah (sav) namaz kılmış ve haccının niyetine umreyi de eklemişti. Böylece yapılan hac, hacc-ı kırana dönmüş oldu. (Tecrid tercemesi S. 88)
19 - Soru: Peygamber (sav) kaç defa hac yapmıştır?
Cevap: Cabir (ra)'den rivayet edilen bir Hadis-i Şerifte şöyle açıklanmaktadır: "Peygamber (sav) üç defa hac yapmıştır. Bunlardan ikisi hicretten önce eda edilmiş, biri de hicretten sonra ifa edilmişti. Bu (son) hacda, umre de bulunmaktaydı. Resul-i Ekrem(sav), beraberinde altmış üç deve götürmüş, Hz. Ali (ra) de Yemen'de otuzyedi deve getirmişti. Bunların hepsini bu haccında kurban etmişti." (et-Tac c. 2, s. 99)

    Tavaf
1 - Soru: Bir kimse tavaf ederken farz namaz için kaamet getirilse ne yapması gerekir?
Cevap: Tavafı bırakıp imama uyar ve namazı tamamladıktan sonra tavafın eksik kalan şartlarını tamamlar.
2 - Soru: Tavaf yapmaya gücü yetmeyen bir hastanın arkadaşları, hasta uyurken onu tavaf ettirseler, tavafının yerine geçer mi?
Cevap: Eğer onlara "Bana tavaf yaptırınız" demiş de ondan sonra uyumuş ise onların yaptırdıkları tavaf geçerli olur. Fakat hasta böyle bir şey söylemiş değilse, arkadaşlarının yaptıracakları tavaf, onun mükellef olduğu tavafın yerini tutmaz.
3 - Behce Fetvalarından: "Hac yapan kimse, (farz olan) ziyaret tavafını terketse hac farizası ödenmiş olmaz" (H.Ec. 1/24) 
Açıklama: Ziyaret tavafı, haccın rükünlerinden biridir. Herhangi bir sebep ile terkedilmesi halinde hac eksik kalmış olur. Ne zaman fırsat bulursa yapması gerekir. Şayet Kurban Bayramı'nın üçüncü gününe kadar yapamamış ise, bu gecikmeden dolayı, bir koyun kesme cezası da lazım gelir.
4 - Soru: Hacılar, Kabe'yi tavaf ederlerken "Hatıym"in arkasından dolaşıyorlar. Halbuki burada Kabe köşelerine yaklaşan uçları açık olduğundan buradan dolaşmak da mümkün. Kalabalık zamanlarda bu kısımdan geçilmek suretiyle tavaf yapılsa caiz olmaz mı? 
Cevap: Tavafın Hatıym'in arka kısmından yapılması vacibtir. Söylediğiniz şekilde hareket, vacibin terkine yol açmış olacağından caiz değidir. Kalabalık fazla olunca, tavaf dairesi geniş tutulmak suretiyle yapılabilir.
5 - Soru: Hatıym'in Kabe'den sayıldığı ifade edilmektedir. Bu itibarla sadece Hatıym kısmını karşımıza alarak namaz kılmak caiz olur mu?
Cevap: Hatıym'in Kabe'den olduğuna dair rivayet, haber-i ahad kabilindendir. Bu sebeple, sadece o kısmı karşımıza almak suretiyle kılınacak namaz caiz olmaz. Meğer ki Hatıym'e dönüldüğü zaman, aynı zamanda Kabe de karşımıza gelmiş bulunsun. Bu takdirde caiz olur.
6 - Soru: Hacdaki tavaf adı verilen ve Kabe etrafında yedi kere dönmek şart mıdır? Eksik dönülse ne olur?
Cevap: Bir tavaf yedi dönüşle tamam olur. Eksik bırakılırsa tavaf noksan kalır. Farz olan tavaf-ı ziyaretin dört dönüşü farz, geri kalan üç dönüşü ise vacibtir.
7 - Soru: Kaç çeşit tavaf vardır?
Cevap: Beş nevi tavaf vardır:
1- Kudüm tavafı: Mekke-i Mükerreme'ye gelen taşralıların yaptıkları ilk tavaftır. Bu tavaf sünnettir.
2- Umre tavafı: Umre yapan kimsenin yapacağı tavaftır ki, umrenin rüknünden bulunmaktadır.
3- Nafile tavaf: Mekke-i Mükerreme'de bulunan kimselerin her zaman yapabilecekleri tavaftır.
4- Veda tavafı: Hacıların, hac vazifelerini tamamlayıp Mina'dan Mekke'ye indikleri zaman ve memlekete hareket edeceklerinde yapacakları tavaftır ki, vacibtir. Buna "Tavaf-i sader" adı da verilmektedir.
5- Ziyaret tavafı: Arafat'tan Mina'ya dönüldükten sonra şeytan taşlaması, kurban kesilmesi ve tıraş olunmasını takiben yapılacak tavaftır ki, haccın farzlarından bulunmaktadır.
8 - Soru: Kudüm tavafını abdestsiz olarak yaptığını sonradan fark eden kimse ne yapar?
Cevap: Ceza olarak sadaka-i fıtır miktarı parayı bir fakire verir. Bu hatayı cünüp iken yapsa bir koyun kesmesi gerekir. (Nimetü'l-İslam Hac kitabı, s. 71)
9 - Soru: Hacılar, tavafa başlarken daima Hacer-i Esved'in karşısına gelip oradan tavafa başlamaktadır. Başka bir köşesinden başlamak suretiyle yedi şavt yapılmış olsa tavaf tamam olur mu?
Cevap: Her ne kadar yedi şavt ile tamam olursa da, tavafa Hacer-i Esved'in bulunduğu köşeden başlamak vacibtir.
10 - Soru: Tavaftan sonra kılınması vacib olan namazın Makam-ı İbrahim'de kılınması şart mıdır?
Cevap: Şart değil, fakat efdaldir. O mahallin kalabalık olması halinde, Mescid-i Haram'ın diğer yerlerinde de kılınabilir.
11 - Soru: Arafat'ta bulunan kimseler, kendi çadırlarında öğle namazını kıldılar. Bunun peşinden ikindi namazını kılıp cem'u takdim yapmadılar. Bu hareket doğru mu?
Cevap: Bu hareket doğru olup İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri'nin ictihadına göre amel etmektir. İmam Muhammed'in ictihadına göre, çadırlarda cemaatle namaz kılanlar öğle ve ikindi namazını öğle vaktinde kılmak suretiyle "Cem u takdim" yapabilirler.
12 - Soru: Hacıların Safa ile Merve arasındaki sa'yleri, dini hüküm bakımından nedir?
Cevap: Vacibtir.
    Adetli (Hayızlı) Kadının Haccı
1 - Behce Fetvalarından: "Hayızlı olan kadının Beytullah'ı tavaf etmesi caiz olmaz" (H.Ec. 1/24)
Açıklama: Adeti devam eden bir kadın, tavaftan gayri hac vazifelerinin hepsini yapabilir. Tavafı, ancak temizlendikten sonra ifa edebilir. Farz olan tavafı hayız halinde yapacak olsa, deve veya sığır kesme cezasına çarpılır.
2 - Behce Fetvalarından: "Hayzının devam etmesi sebebiyle (farz olan) tavafı yapamadan memleketine dönen kadının haccı tam olmaz" (H.Ec. 1/24)
Açıklama: Bu durumdaki bir kadının haccındaki bu noksanlığı tamamlaması için senenin müsait bir gününde Mekke-i Mükerreme'ye varıp Kabe-i Muazzama'yı yedi şavt tavaf etmesi gerekir. Bu tavafın zamanınını geciktirdiği için de bir koyun veya keçi kurban etmesi lazım gelir.


   Şeytan Taşlama
1 - Soru: Mina'da cemreleri taşlarken yönümüzü nereye döneceğiz, Kıble'ye mi?
Cevap: Halkın arasında şeytan taşlama, diye ifade edilen taşlar atılırken sol tarafımız Mekke'ye gelecek şekilde durup taşları atmak, sünnete uygun olan şekildir.
2 - Soru: Şeytan taşlamanın hükmü nedir?
Cevap: Vacibtir.
3 - Soru: Hacda ne için şeytan taşlanıyor?
Cevap: Bu hareket, temsili olup, insandaki menfi ve şeytanın vesvesesi ile doğan hisleri defetmek için yapılmaktadır. Böylelikle şeytan kahrolmakta ve insanı iğvadan ümit kesmektedir.
4 - Soru: Şeytan taşlamakta kullanılacak taş, ne için Müzdelife'den toplanıyor?
Cevap: Başka yerden toplanması da kabil ve caiz ise de, orada bol miktarda taş bulunması ve zamanın müsait olması sebebiyle oradan toplanmaktadır.
5 - Soru: Mina'da kesilmesi gereken hac kurbanı, şeytan taşlama işinden evvel kesilse ne lazım gelir?
Cevap: Bundaki sıra vacibtir. Önce taş, sonra kurban, daha sonra tıraş olacaktır. Bu sırayı bozmuş olacağından bir koyun kesmesi gerekir.
6 - Soru: Bazı hacı amcalar, hacda Cemre taşı atarlarken taşları yıkadıklarını söylüyorlar ve "Bu ne için yıkanıyor?" diye soruyorlar?
Cevap: Bahsi geçen taş, ibadet için atılacağından, temiz olması gerekir.
7 - Soru: Şeytan taşlama işi, bayramın ikinci ve üçüncü günlerinde öğleden evvel yapılabilir mi?
Cevap: Yapılamaz. Zevalden sonra başlar. Sabahla öğle arasında taşlama birinci gün içindir. Dördüncü günün vakti de öğle vaktiyle başlarsa da öğleden önce atmaya müsaade verilmiştir.
8 - Soru: İhramlı olmayan bir kimsenin Mekke-i Mükerreme'nin harem huduttan içinde avlanması caiz midir?
Cevap: Haremin avını avlama yasağı sadece ihramlı bulunan kimseye mahsus bir yasak olmayıp, ihramsız bulunan kimseye de şamildir. Hiçbir kimse orada avlanamaz.
9 - Soru: İhrama girilecek kaç mikaat mahalli vardır?
Cevap: Beş belirli nokta vardır ki, bunlara mikaat adı verilmektedir. Buralardan öteye ihramsız olarak geçilmesi caiz olmadığı gibi, geçene bir koyun veya keçi kurban etme cezası vardır. Bunlar, Zü'l-Huleyfe, Zat-ı Irk, Cuhfe, Karn ve Yelemlem'dir.
10 - Soru: Mekke halkının mikaat mahalli neresidir?
Cevap: Hac için ihrama girecek olanların mikaatı Mekke'dir. Umre için ihrama girecek ise "Ten'im" mahallinden ihrama niyet edeceklerdir.
11 - Behce Fetvalarından: "İhramlı bulunan bir kimse başını örtse keffaret lazım olur" (H.Ec. 1/24)
Açıklama: Başını örtme işi, bir gece veya günün tamamı müddetince olursa, bir koyun veya keçi kurban etme cezası gerektirir.
12 - Soru: İhramlı bir kimse, dikişli elbiseyi nasıl ve ne şekilde giyerse haram olur?
Cevap: Dikilmiş elbise giymenin haramlığı, mutad olduğu şekilde başını ve kollarını geçirmek suretiyle giymektir. Yoksa bu elbise ile tesettür etmek değildir. Mesela, bir kimse dikilmiş bulunan bir gömleği veya uzun entariyi, belinden aşağı kısma peştemal kuşanır gibi sarmış olsa veya paltosunu, kollarını geçirmeksizin omuzu üzerine alsa bunda bir mahzur yoktur.
13 - Soru: İhrama girecek kimsenin boy abdesti alması nedir?
Cevap: Sünnettir.

   Kadının Mahremsiz Hacca Gitmesi
1 - Soru: Bir kadın, yanında kocası, babası veya oğlu gibi bir kimsesi olmadan hac kafilesiyle beraber hacca gidecek olsa, haccı sayılır mı?
Cevap: Kadının, yanında kocası veya ebediyen nikah düşmeyecek derecede yakın akrabasından biri bulunmadıkça hacca gitmesi asla doğru bir hareket değildir. Bu günahı göze alarak gidecek olsa, haram işlemiş olarak farzı yerine getirmiş olur.
2 - Ali Efendi Fetvalarından: "Kadının süt oğlu ile hacca gitmesi caiz olur" (H.Ec. 1/24)
Açıklama: Süt oğul, kendisine süt veren kadının mahremi sayıldığı için, onun ile birlikte hacca gitmesinde herhangi bir mahzur yoktur. Zira süt, emeni mahrem ve evliliği haram kılar.
3 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mekke-i Mükerreme'ye seferi olacak mesafede bulunan bir şehirde oturan kadın, yanında mahremi yok iken hacca gitmesi caiz olmaz" (H.Ec. 1/23)
Açıklama: Bir kadın, zenginliği sebebiyle, kendisine hac farz olduğu zaman, ancak kocası ile veya nikahı kendisine ebediyen haram olan bir akrabasının beraberinde hacca gidebilir. Hanefi mezhebinee göre; bir kadın, yaşlı veya genç olsun, yanında mahremi yok iken hacca gidemez.
Kız kardeşinin kocası ile olan haramlık, muvakkat olduğu için, baldız eniştesi ile hacca gidemez. Kadın, ne tek başına ne de birkaç kadın bir araya gelip hac yolculuğu yapamaz.
4 - Ali Efendi Fetvalarından: "Üzerine hac farz olan bir kadın, ana baba bir, erkek kardeşi ile hacca gitmeye niyet etse, kocası bu yolculuğuna mani olamaz" (H.Ec. 1/247)
Açıklama: Erkek kardeş, kadının mahremlerinin başında gelir. Bu itibarla bir kadın, biraderiyle hacca gitmek istese bakılır. Yapmak istediği hac, farz olan hac vazifesi ise kocası engel olamaz. Zira o kadına hem hac farz olmuş hem de mahreminin refakati bulunmuştur. Şayet kadın, nafile olarak hac yapmak istiyorsa, yanında biraderi olsa bile, kocası dilerse zevcesinin hacca gitmesine engel olabilir.
5 - Ali Efendi Fetvalanndan: "Kocası olmayan bir kadının, damadı ile hacca gitmesi caiz olur" (H.Ec. 1/24)
Açıklama: Damat, müsaheret yolu ile, kayınvalideye mahrem olmaktadır. Bu sebeple bir kadın, damadı ile hac yolculuğuna çıkabilir.



   Hacda Vekalet
1 - Soru: Hacca gitmeye mali kudreti olup da sıhhat bakımından muktedir olamayan kimseler, vekil gönderiyorlar. Hiç hacca gitmemiş bir kimse, başkasına vekaleten hacca gidebilir mi ve kadın erkeğe, erkek de kadına vekil olabilir mi?
Cevap: Bir kimsenin kendisine bedel olarak bir şahsı gönderebilmesi için, kendisinin, gidip gelmesine engel olacak derecede hasta olması ve bu hastalığın hayatı boyunca iyileşme ümidi olmaması lazımdır. Ancak bu takdirde vekil göndermesi caizdir. Hiç hacca gitmemiş bir kimsenin vekil gönderilmesi, Hanefi mezhebine göre caizdir. Kadının erkeğe vekalet etmesi, kerahetle caizse de vekil olacak şahsın erkekler arasından seçilmesi evla görülmektedir. Zira kadın, telbiyede sesini yükseltemez, remel ve hervele yapamaz. Bu sebeple kadının vekalet etmesinde kerahet görülmektedir. (Büyük İslam İlmihali, hac bahsi, mad. 82)
2 - Soru: Bir kimsenin annesi veya babası, hayatta iken hacca gidemese, bunlar öldükten sonra oğlunun bunlar adına hac yapması doğru olur mu?
Cevap: Şayet anne veya babası kendisi için hac yapmasını vasiyet etmiş ise, yapılacak hac farz yerine kaim olur. Böyle bir vasiyet yok ise, yapacağı hac, inşaallah onun borcunun ödenmesine kafi gelir. Vasiyet etmiş olması halinde, miras taksim edilmezden önce, hac masrafı olarak para ayrılır, daha sonra miras taksim edilir. Vasiyet yoksa, varislerin içinden itiraz edenin hissesinden bir şey alınamaz. Geri kalanlar veya haccı yapmak isteyen oğlu, kendi cebinden yapacağı masrafla hac yapabilir.
3 - Soru: Bir kimse, bu seneki hac ayında, bir Müslüman yerine vekaleten hac yaptığı gibi, iki veya daha fazla Müslümanın hac hususunda vekilliğini yapabilir mi?
Cevap: Bir kimse aynı hac yılında ancak bir şahıs için vekalet yapabilir. Birden fazla kimse için asla vekalet caiz olmaz. Şayet böyle bir şeye cür'et gösterirse, kimin için niyet etti ise onun adına hac yapmış olur; geri kalanın parasını geri vermek icap eder. Şayet her ikisi adına hacca niyet etmiş ise hiçbiri için hac sahih olmaz.
4 - Soru: Ailem de benimle beraber, (ölmüş annesi için) vekaleten hac yapabilir mi?
Cevap: Evet, ailen annesi adına hac vazifesi yapabilir. Ancak onun masrafının kendi malından veya sizin tarafınızdan karşılanması gerekir. Bedel gittiğiniz şahsın verdiği paradan ona sarf edemezsiniz.
5 - Ali Efendi Fetvalarından: "Özrü, ölümüne kadar devam edecek durumdaki bir kimse, başkasını (kendi adına) hacca gönderdikten sonra ölecek olsa, üzerinden hac farizası düşmüş (ödenmiş) olur" (H.Ec. 1/24)
6 - Ali Efendi Fetvalarından: "(Vekil olarak) hacca gönderilen kimseye verilen paradan bir miktar artsa, hactan sonra onu varislere geri vermek lazım gelir" (H.Ec. 1/25) 
Açıklama: Hac, bir ibadet olduğundan, vekaleten gördürülmesi halinde bir ücret tesbit edilemeyeceği gibi, vekilin elinde artmış bulunan paranın sahibine geri verilmesi gerekir. Meğer ki o kimse bunu almayıp o şahsa hibe etmiş bulunsun.
7 - Ali Efendi Fetvalarından: "Kendisi için hac yapmamış bulunan bir kimseyi (vekil olarak) hacca gönderme caiz olur" (H.Ec. 1/24) 
Açıklama: Şafii mezhebine göre, vekil olacak şahsın daha önce kendisi için hacca gitmiş olması şarttır. Hanefi mezhebinde ise hacca gitmemiş bir şahsın vekil olarak hacca gönderilmesi caizdir. Bu müsaade bulunmakla beraber, hacca gitmiş bir şahsın gönderilmesi evladır. Zira iki mezhep imamının ihtilafından kurtulmuş olmak için ihtiyatla hareket etmek daha münasiptir.
8 - Ali Efendi Fetvalarından: Bedel olarak hacca gönderilen kimsenin haccı tamamladıktan sonra memleketine dönmeyip Medine-i Münevvere'de mücavir kalması caiz olur" (H.Ec. 1/25) 
Açıklama: Kendi adına vekil gönderen şahsın veya veresesinin, vekile yükledikleri vazife, hac ile alakalı işlerin tamamlanması ve Medine ziyaretinin yapılması ile son bulur. Vekil olan şahsın, kendini hacca gönderen kimsenin memleketine kadar dönme mecburiyeti yoktur. Dilerse Mekke veya Medine'de mücavir kalabilir.
9 - Netice Fetvalarından: "Bedel olarak hacca gidip, başkasına hac yaptırmaya mezun olmayan kimse, bir yerde hasta olup da başkasını hacca gönderse caiz olmaz" (H.Ec. 1/24) 
Açıklama: Vekil olacak kimse, kendisini hacca gönderecek şahısla konuşur iken, hastalık veya hapsolunmak gibi bir sebeple yolda kalması halinde, bir başkasını vekil edip hacca göndermek için izin almalıdır. Böyle bir müsaade almamış ise, hastalık gibi bir mazeret sebebiyle başkasını vekil kılıp haccı devam ettirmesi caiz olmaz.
10 - Netice Fetvalarından: "Ölenin malının üçte birinden bedel olarak hacca giden Zeyd, bir mahalde ölüp, para da kaybolsa, geri kalan malın üçte birinden (Zeyd'in) vefat ettiği yerden bir başkasını (bulup) göndermekte mirasçılar vasiyi men edemez" (H.Ec. c. 1/24)
11 - Netice Fetvalarından: "Kendisine hac farz olan kimse, bedel olarak bir kimsenin hacca gönderilmesini vasiyet edip, öldükten sonra vasi tayin edilen kimse bir kadını (hacca) gönderse caiz olur" (H.Ec. c. 1/24)
Açıklama: Kadının vekil olarak hacca gönderilmesi caiz ise de erkeğin gönderilmesi evladır. Çünkü kadın, telbiyede sesini yükseltemez, remel ve hervele yapamaz ve adet gününe rastlayacak olursa veda tavafı yapamaz.
12 - Ali Efendi Fetvalarından: "Hacdan aciz olup kendinden (bedel) hac etmek üzere gönderdiği kimse de hac (vazifesini ifa) edip (dönse, amir durumundaki şahıs), aczi devam etmekte iken vefat etse, farz (borcu) düşmüş olur" (H.Ec. c. 1/24)
13 - Behce Fetvalarından: "Üzerine hac farz olan bir kimse haccı eda etmeyip, vasiyet de etmeden vefat etse, varisleri (onun adına) bir kimseyi hacca gönderseler, ölen kimseden hac sakıt olur" (H.Ec. 1/24) 
Açıklama: Zengin bir mü'min, hac yapmaya fırsat bulamadan vefat edecek durumda olsa, vasiyeti ihmal etmemelidir. Şayet buna da imkan bulamadan ölürse, varislerinin yaptıracakları hac ile, ölen kimsenin üzerinde borç bulunan haccın ödenmesi Allah'ın (cc) kereminden umulur.
14 - Bedeni gücünü tamamen kaybetmiş bulunan bir ihtiyar, (kendi adına) başkasını hacca gönderse ve (ihtiyarlık sebebiyle olan) aczi de ölümüne kadar devam edecek olsa, hac farizası üzerinden sakıt olur" (H.Ec. 1/25)
Açıklama: İhtiyarlık, kişinin hacca gidip gelmesini önleyecek dereceye ulaşmadıkça vekil gönderilmesi caiz olmaz. Fakat pir-i fani durumuna gelen ve takatının tamamını yitirmiş bulunan bir kimsenin, ehil bir kimseyi göndererek üzerindeki haccı vekaleten yaptırması caiz olur.
15 - Ali Efendi Fetvalarından: "Hac (yaptırıvermek) için vasi tayin olunan kimse, başkasını hacca göndermeyip, kendisi (ölen kimse adına) hac yapacak olsa caiz olur" (H.Ec. 1/25) 
Açıklama: Vefat eden kimse, vekil olacak şahsı tayin etmeden, sadece vekaleten hac yaptırılmasını vasiyet etmiş olursa; vasi, dilerse kendisi bu vazifeyi yapabilir, dilerse münasip bir kimseyi göndermek suretiyle vasiyetini yerine getirir.
16 - Netice Fetvalarından: "Vasiyet edilen paradan noksan verilecek hacca (vekil) gönderilen kimse, verilen paranın yetmemesi sebebiyle, elinde bulunan paradan daha fazla harcarsa (veresenin yanlarında) alıkoydukları paradan almaya güçlü ve haklı olur" (H.Ec. 1/24)
17 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Varisler, (vekil olarak) hacca gönderilen kimseye, "Sen haccı eda etmedin, para elinde kaldı (onu geri) ver" derse, üzerine parayı ödemenin lazım gelmeyeceği, yemin etmesi ile tasdik olunur" (H.Ec. 1/24)
18 - Feyziye Fetvalarından: "Vefatımdan sonra, malımdan şu kadar lira ile hac yapılsın, diye vasiyet edip bunu yapmak için oğlu Amr'ı vasi tayin etse, daha sonra da vefat etse, varisler Amr'ı bu vazifeyi yerine getirmekten engellemeye güçlü (ve salahiyetli) olmazlar" (H.Ec. 1/24)
19 - Behce Fetvalarından: "Vefat ettiğim sene (benim için) hac yapılsın diye vasiyet etse, seçilen vasi, o sene hac yaptırmayıp gelecek sene ifa ettirmiş olsa, ölen kimsenin hac borcu (üzerinden) düşmüş olur" (H.Ec. 1/25)
20 - Netice Fetvalarından: "Ölen kimsenin malının üçte birinden bedel olarak hacca giden kimse, veresenin rızaları ile (paranın) fazlasını kendisi için alsa ve kendi nefisine hibe etse, o fazlalık tıyb (ve helal) olur" (H.Ec. 1/24) 
Açıklama: Vekil olarak hacca gönderilen kimseye, "Bu verilen paradan artan olursa nefsine hibe etmeye salahiyet verdik" gibi bir ifade ile vekalet verilmiş ise, vekil, artan parayı kendine alabilir. Aksi halde, onu varislere ödemesi gerekir.
21 - Behce Fetvalarından: "Vasi seçilmiş bulunan bir kimse, ölen şahıs tarafından, hac işi kendisine vasiyet olunan adamdan gayrisini hacca göndermeye kadir olamaz" (H.Ec. 1/25) 
Açıklama: Bedel gönderen şahıs, hayatta iken kendisine vekil olarak kimin gönderileceğini tesbit ve emretmiş ise, vasi bunu bırakıp başka şahsı hacca göndermeye salahiyetli değildir.
22 - Behce Fetvalarından: "Hac yaptırılması için vasiyet ettiği para, (o kimsenin) memleketinden gönderilecek vekilin masraflarına yetmese, kafi gelebilecek bir yerde vekil gönderilir" (H.Ec. 1/257)
23 - Soru: Ben bir defa hac farizasını ifa ettim. Şimdi bazı kimseler, önümüzdeki hac mevsiminde beni bedel olarak göndermek istiyorlar. Bunlarla para cihetinden ne gibi bir pazarlık etmeli ki benim haccım tam manası ile makbul olsun ve gönderenlere karşı haklı kalmayayım?
Cevap: Bedel gideceğiniz kimseyle, yapacağınız hac vazifesi için pazarlığa girişmek doğru değildir. Ancak, şahsınızın gidip gelmesi için, resmi veya hususi masraflara karşılık olmak üzere bir hesap yapılmalıdır. Kendi paranızı harcar gibi davranıp, aşırı israf yapmadan yemenize ve içmenize sarfedersiniz ve artarsa vekil gönderene iade edersiniz.
24 - Soru: Ben vekil olduğum için başkaları ile arkadaş olup, onlarla bir arada yiyip içebilir miyim?
Cevap: Hissenize düşen kadar masrafa katılmak üzere, arkadaşlarınızla beraber yiyip içebilirsiniz.
25 - Soru: Beni bedel gönderen kimselerden ayrıca bir ücret talep edebilir miyim?
Cevap: Hac vazifesi bir ibadettir. Bu iş için adam kiralamak ve nefsinizi bu hizmet için başkasına kiralamak ve buna karşılık ücret almak caiz olmaz.
26 - Soru: Kadınlar farz olan bir hac için vekil gönderebilir mi?
Cevap: Sıhhati yerinde oldukça vekil göndermesi caiz olmaz. Ancak zamanımızdaki olağanüstü izdihamdan dolayı, kadınların mahzursuz tavaf yapmaları ve tehlikesiz şeytan taşlama işini yerine getirmeleri imkansız denecek kadar zordur. Böyle olunca vekil gönderebilirler.

 
  Bugün 2 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!  
 
Hüseyin Küçük'ün Profili
Hüseyin Küçük'ün Facebook Profili
Profil Kartını Oluştur
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol